Binalar: Sağlığımızı ve refahımızı şekillendiren, evler, okullar, işyerleri, sağlık tesisleri, üniversiteler, alışveriş merkezleri veya dinlenme amaçlı kullanılanlar gibi konuşsak da konuşmasak da günlük olarak etkiler. Yaklaşık olarak günde 20 saatimizi kapalı mekanlarda geçirdiğimizden, etrafımızdaki konutlar ve ticari binalar, sağlığın belirleyicileri olarak sıklıkla göz ardı edilen ancak hayati öneme sahip bir faktördür.
Yapılan çevre, yetersiz havalandırma, kötü iç hava kalitesi, iç mekan veya dış mekan kaynaklı kimyasal kirleticiler, aşırı soğuk veya sıcak hissetmemize, trafik gürültüsü veya kötü aydınlatma gibi bir dizi faktör aracılığıyla sağlığımızı etkiler. Sonuçlar, iç mekan hava kirliliğinden kaynaklanan solunum ve kardiyovasküler hastalıklar, sıcaklık aşırılıklarından ve yetersiz enerji erişiminden kaynaklanan hastalık ve ölümler, binaların güvenli bir hissiyat sağlayamadığında ortaya çıkan anksiyete ve depresyon, ayrıca optimal olmayan aydınlatma koşullarından kaynaklanan rahatsızlık veya gürültü seviyelerinden kaynaklanan sinirlilik içerir.
Sağlıksız binalar, hatta Sick Building Sendromu (SBS) olarak bilinen belirgin bir tıbbi duruma yol açabilir. Avrupalıların altısından biri sağlıklarını olumsuz etkileyen evlerde yaşamaktadır, bu nedenle sağlıksız binalar, politik ve kamusal dikkat gerektiren yaygın bir sorundur.
Doğrudan sağlık sonuçlarına ek olarak, bir çevresel perspektif de bulunmaktadır. Binalar, iklim değişikliğinin etkilerinden sağlığı korumak için ele alınması gereken önemli bir sektördür, çünkü Avrupa Birliği'nin sera gazı emisyonlarının üçte birinden sorumludurlar ve AB'nin toplam enerji tüketiminin %40'ını tüketirler. Binalar sektörü, Avrupa Birliği'nin 2020 iklim hedeflerini ve küresel ısınmayı iki derecenin altında sınırlamayı amaçlayan Paris İklim Anlaşması'nı başarmak için dönüşüm gereken ana sektörlerden biri olarak tanımlanmıştır.
Var olan neredeyse tüm binalar, enerji taleplerini azaltmak ve daha enerji verimli hale getirmek için yükseltme yapabilir. İlerlemiş enerji verimliliği önlemleri ve hala küresel enerji tüketiminin %82'sini sağlayan fosil yakıtlardan uzaklaşma, gelecek on yıllarda çok gereksinim duyulan sıfır emisyonlu binalara ulaşmak için gereklidir. Bu nedenle, mevcut ve yeni binaların iyileştirilmesi, iklim değişikliğiyle mücadelede bir öncelik olmanın yanı sıra toplumsal ve eşitsizlik önceliklerini gerektiren bir kamu sağlığı sorunudur ve bu nedenle politika yapıcılar, endüstri ve kamu sağlığı topluluğu için hayati bir ilgi konusudur.
Sağlıklı bir bina tasarımı ve işletimi, iç mekan hava kalitesi, enerji verimliliği, su kullanımı, malzeme seçimi ve konfor gibi bir dizi faktörü içerir. Aşağıda sağlıklı bir bina oluşturmak için dikkate almanız gereken önemli faktörleri bulabilirsiniz:
İç Mekan Hava Kalitesi:
Enerji Verimliliği:
Su Kullanımı:
Malzeme Seçimi:
Konfor ve Ergonomi:
Yeşil Alanlar ve Dış Mekanlar:
Sağlıklı bir bina, sadece iç mekan hava kalitesi değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği gibi diğer faktörleri de içerir. Bu nedenle, bina tasarımı ve işletimi aşamasında bu faktörleri dikkate almak önemlidir. Ayrıca, yerel düzenlemelere ve çevresel gereksinimlere uygun bir şekilde hareket etmek de kritik bir faktördür.