menu

Kentten Kırsala Dönmek Ne Kadar Mümkün?

3. Video / İnsanlar neden kentlere doğru göç ediyor? Bu sorunu anlamaya çalıştık.
Yolculuk Öncesi
Ağustos 09, 2021

Merhaba Berivan Okka ve Halil Okka yani İki Okka olarak karşınızdayız.

Geçen tanışma videosunda bahsettiğimiz üzere tam zamanlı olarak kırsalda yaşamayı planlıyoruz aslında bu durumu biraz sorgulamak istedik bu videoda çünkü kent yaşamına alıştıktan sonra kırsala dönmek o kadar kolay olmayacak ve burada kırsala dönmekten bahsettiğimiz bir villa sitesinde villada yaşamaktan bahsetmiyoruz. Daha çok elinizi toprağın içinde kirlettiğimiz tarımla uğraştığınız müstakil bir yaşamdan bahsediyoruz bunu biraz derinlemesine hep beraber sorgulayalım isterseniz insanız herşeye alışırız gibi geliyor bu durumda alışırız o zaman diyoruz ancak yaşamdan bahsediyoruz yaşamın bu kadar basit olduğunu düşünüyoruz i̇sterseniz bu durumu biraz daha detaylandıralım rakamlardan yardım alalım bu konuda da 1927 türkiye nüfus sayımı verilerine göre kırsalda ve beldede yaşayan kişi oranı %75 bu oran 2018 yılına geldiğimizde %25 lere geriliyor.

Bu günümüzde şu anki dünya verilerine göre ise bu oran yüzde 50 biz insanoğluyuz ve gelecekten bahsetmeye çok severiz biraz da gelecek tahminlerinden bahsedelim. 2050 yılı tahminlerine göre kırsalda yaşayan kişi oranı dünyada yüzde 44 iken avrupa'da ise %27 olarak bekleniyor avrupa'yı biraz daha açalım avrupa'ya coğrafi yapısı ve kültürel yapısı olarak kentsel yaşamın oturduğu bir yapıda böyle olmasına rağmen hala kırsaldan göçün olduğunu görüyoruz bunun sebeplerini irdelemek gerekiyor. Biraz da en başta gelen sebeplerinden birinin de biz konfor olduğunu düşünüyoruz çünkü kentlerde sağlığa eğitime ulaşıma ve imkanları erişim daha kolay bunu da sağlamak için insanlar kentlere doğru evriliyor biz aslında hepsini tersine bir şey yapıyoruz akıntıya karşı yüzüyoruz. Acaba biz bu durumu çok mu zorluyoruz. Bazen ters tarafa kürek çektiğimizi düşünmüyor değiliz.

Sonra içimizden bir ses hayır doğru yoldasınız devam edin şeklinde haykırıyor aslında bu ikilemden kurtulmamız çok kolay olmadı açıkçası. Buradan nasıl çıktığımızı size anlatabilmemiz için kendi tespitlerimizle birlikte birazcık olayı detaylandırmak istiyoruz. Biz büyük kırılımın sanayi devrimi ile başladığını düşünüyoruz. Özellikle ikinci sanayi devrimiyle birlikte hayatımıza üretim bandı kavramı girdi burada maksimum verimliliği ve minimum hata ile hedefleniyordu o yüzden ve üretim aşamalarını olabildiğince küçük parçalara yani istasyonlara bölüp istasyonların aynı rutini tekrarlayarak üretimi katkı sağlaması sağlandı.

Üretimin arttığı ürünlerin kalite eleştirdiği doğru ama fark etmediğiniz bir şey oldu bu istasyonlarda çalışan bireysel insanların giderek fakirleştiğini düşünmeye başlıyoruz. Çünkü yaptıkları rutin kadar artık bilgi ve birikime sahip olmaya başladılar. Bu endüstriyel üretim geleneksel üretimde birçok şey yok etti bu sanayi de teknolojide olduğu kadar tarımda yemeklerimizde hikayelerimiz de filmimizde hatta eğitim sisteminde bile böyle olduğunu düşünüyoruz.

Ya bunun ne alakası var diyebilirsiniz ama mesela şöyle baktığımız da aynı sonuç çıkıyor artık çocuklarımızı genel bir eğitim verdikten sonra sadece mesleki alanların da derinleştiriyoruz evet üniversiteden bir mühendis mezun olduğunda mühendislik ile ilgili çok bilgi sahip oluyor. Ama artık tarımla ilgili hiçbir bilgisi yok yani burada tarımla bir ilgili bilgisi olmasından beklentiniz şu değil yani çiftçi ile birlikte gidip traktör kullansın tarım arazisi girsin değil ama en azından bir çiftçinin ne yaptığını bir sağlıkçının ne yaptığını diğer sektörlerle nasıl bir ilişkisi olduğunu anlayabiliyor.

Ve bu bütünü görebiliyor olması gerekiyor siz bunu yok ettiğinizde kişiyi tek bir konuda bilgi ve birikime sahip eli kolu budanmış birazcık daha fakirleşmiş bir bireye dönüştürmüş oluyorsunuz. Aslında bu tespitin ikinci adımı daha da acınası bir durum da bizce sanayi devriminden sonra evet istasyonları girdik çalıştık ay sonu geldiğinde de maaşımız alıp bu maaşla diğer ihtiyaçlarımızın hepsini satın almaya başladık. Gayet güzel aslında hayatımızı giderek konforlaşıyordu ama gözden kaçırdığımız yine bir şey var o da şu parayla her şeyi satın almaya başlayınca biraz tembelleştik sanki.

Şu anda mesela markete gitmek istemiyoruz yemek yemeye bile gitmek istiyoruz her şeyin uygulama üzerinde ayağınıza gelmesini istiyoruz bu durumda zenginleştiğini değil fakirleştiğini ve giderek tembelleştimizi söylemek hiçte anlamsız olmaz bizce markete gidiyoruz.  Manavdan bir domatesi almak istiyoruz ve bize görseli en uygun olan domates seçiyoruz soframıza getiriyoruz ve tüketiyoruz aslında o domatesin o sofraya gelişi bu kadar da hızlı olmuyor.

Binlerce çeşit domates arasından raf ömrü en uzun olana en verimli olana ve en dayanıklı olana göre seçilerek geliyor yani aslında bir noktada biyoçeşitliliği azalıyor belki şu an bahsetmediğimiz birçok ürün için bioçeşitliliğinin yok olduğunu bile söyleyebiliriz bu duruma biraz da farklı bir bakış açısından bakmak gerekirse hızlı artan nüfustan dolayı eskiden 10 yılda miktar olarak üretilmesi gereken ürünleri sözde bilimsel yöntemlerle şu anda 1 yıl gibi kısa sürelerde almaya çalışıyoruz.

Bu toprağı bilinçsizce kullanmaya sevk ediyor bir noktada o toprağa verimsizleştiriyoruz minerallerini azaltıyoruz o toprağın yapısını bozuyoruz sonrada diyoruz ki vah vah bu toprağı bozduk buna gübreleyelim buna pestisit dökelim bu topraktan bu verimi tekrar elde etmeye çalışalım ee ne oluyor günün sonunda sağlığımız elden gidiyor.

Sonra diyoruz ki sil baştan bunu en başa alalım yani doğayı olduğu gibi anlamaya çalışmıyoruz aslında doğada bu durum böyle mi oluyor tarlaya bir domatesi ekiyorsunuz gerekiyorsa o güneş yanığından yanıyor, irili ufaklı oluyor ya da biri çok iyi kızarmışken biri sarı kalıyor.

Ama biz bunları bu durumlara bakmaksızın alıyoruz ve soframıza getirip tüketiyoruz yani bio çeşitliliğine zarar vermiyoruz şimdi doğayı bu derece bunların bütün süreçleriyle anlamaya çalışmalıyız yani onun olgunlaşma süresini orada orada bir enerji gerektiğini bir çabayla o ürünlerin olduğunu bunun da bir hepsini bir sabırla aslında günün sonunda elde edildiğini bilmemiz gerekiyor.

Doğada bunların hiçbirini bilmeden anlamadan kırsala kentten göçen insanlar maalesef kırsalın yapısında bizce tehlikeye atıyorlar eline hiç çapa tutmayan insanların bunu anlaması çok mümkün değil bu insanlar tıpkı kentte olduğu gibi bu ürünleri elde etmek için parasal yöntemlere başvuruyorlar ya da ne yapıyorlar diyorlar ki kırsalda bu durum böyle güzel değilmiş hadi tası tarağı toplayalım tekrar kente göçelim diyorlar ve belki de kırsaldaki insanları da etkileyerek kente göçleri hızlandırıyorlar.

Biraz konuyu dağıttığımızı farkındayız burada bi özetlemek gerekirse belki bizden daha iyi özetleyen bir kişi var Serdar Kılıç'ın çok sevdiğimiz bir lafı var o her zaman diyor ki “Doğaya ağaç dikmeyin doğaya insan dikin.” aslında bu bizim anlattığımız bütün sürecin bir özeti gibi çünkü bizde inanıyoruz ki doğa-insan dikersek doğayla o empati insan başarılı bir şekilde kurabilirse doğa kendini zaten çok hızlı bir şekilde toparlayacaktır o yüzden biz de doğada yaşayabilmek için şu özellikler olursa doğada yaşanabileceğini inanıyoruz bir çalışma yani tembellik yapmayan insanlarsınız doğada çok rahat yaşayabilirsiniz yani bir gün sabah kalktığınızda marketin 3 kilometre ya da beş kilometre uzakta olduğunu düşünsenize ekmek almaya gitmek için ciddi çaba harcamanız gerekiyor ya da o ekmeği belki kendinizin yapmanız gerekiyor o yüzden asla tembellik yapmayacaksınız sürekli çalışmaya devam edeceksiniz doğaya dönmenizde hiçbir sorun yok bir diğer konusu çok yönlü olmanız gerektiği evet bir sabah kalkarsınız ağaçların budanması gerekir.

Ertesi gün kümesi yapmak için bir anda inşaat mühendisi olmanız gerekir ya da  ertesi gün meyvelerin bakımı için bir anda tarım mühendisi olmanız gerekir de olarak bunların hepsini bir arada yapıp bioçeşitliliği maksimum seviyeye çıkaracak. Bilgi, birikim ve donanıma sahip olmanız çok önemli birazcık da ürettiğiniz meyveleri severek yiyebileceğiniz onlarla empati kurabileceğiniz onlara bağlanabileceği düşünüyorsanız bizce doğada yaşamak için hiçbir sorun yok bu özelliklere sahipseniz ilk adımı geçtiniz artık doğada yaşayabileceğinizi düşünüyoruz. Bu noktada buraya kadar anlattığımız tüm durumlarla ilgili eğer yorumlarınız varsa bekliyoruz bir sonraki videoda ondan sonraki adım olan doğada bu yaşam alanını nasıl tasarlayabilirsiniz. Bunlarla ilgili gerekli şartlar neler bunları detaylandıracağız biz doğada yaşam alanımızı nasıl tasarlayacak bunları da detaylı olarak sizlere aktaracağız. O yüzden şimdilik bizi takipte kalın. Hoşçakalın diyorum.

PassivHausDestekleyenler